13 Kasım 2010 Cumartesi

Enes NOT free




Aylardır yürütülen kampanyalara sonuç vermedi, ncaa yönetimi kararını açıkladı ve enes'in ncaa de oynayamayacağını açıkladı.
Fenerbahçe Ülker alt yapısından yetişip A takımla 5 maça çıkan oyuncu,kentucky üni.'den burs teklifi alarak amerikanın yolunu tutmuştu. Ancak klübünden gerekli harcamalar dışında para kazanması bir diğer deyişle PROFESYONEL bir oyuncu olması sebebiyle ncaa de oynayamayacağı açıklandı.
Fenerbahçe Ülker'den ayrılırken eğitimini sebep gösteren enes için, bundan sonraki EĞİTİM hayatında başarılar dilerim,derslerine ayıracak daha fazla zamanı olacak böylelikle.

8 Kasım 2010 Pazartesi

Amerika'da 3 Türkiye'de 4



Iverson daha geçen hafta imzayı atarken üzerinde 3 numaralı forma vardı.Birileri yöneticileri avrupa basketbolunda forma numaralarının 4 ten başladığı konusunda uyarmış olmalı ki İstanbul'a üzerinde 4 numara formayla indi. Buna da şükür diyelim ya 3 numaralı formayla sahaya çıksaydı ...

7 Kasım 2010 Pazar

FROM HEAVEN ?




Bazen bir oyuncu alırsınız katkısı beklediklerinizin çok çok üstüne çıkar. Siz sadece şu şu işleri yapmasını beklerken, o bu beklentileri karşılamakla kalmaz,tahmin bile edemeyeceğiniz katkılar yapar. İşte Penny Taylor bu tarz bir oyuncu, geçen yıl penetresi şutu olan 2-3 oynayacak eu pasaportlu ararken transfer edildi. Takımın skorer oyuncusu Nicole durduğu hatta 0 katkı verdiği final serisinde eksikliğini hissettirmedi ,sayısını attı ribaundunu yaptı savundu penetre yaptı ve kupayı olması gereken yerine getirdi.
Bu daha önce yapan kimse olmadı mı oldu, ama hiç kimse dünyanın en iyi oyuncusu olan yakın arkadaşının transferine katkı yapmadı. Caferağa'daki Spartak maçından sonra Taurasi'yi misafir etti,hatta hafta sonu oynanan K.Kağıtspor maçına getirdi ve bu yıl çubukluyu giyme kararında etkili oldu. Bu yıl Euroleague de final oynayacaksak belkide en büyük katkı saha içi dışında bunlarla birlikte onun olacak.

Aşağıdaki videoda dendiği gibi Penny From Heaven ...


6 Kasım 2010 Cumartesi

Unutma,unutturma



Bugün son yılların en büyük geyik konusu 6-0 lık tarihi maçın yıl dönümü,tüm Fenerbahçeliler'e mutlu 6 kasımlar.

5 Kasım 2010 Cuma

3 numara mı ???



Beşiktaş ColaTurka,kendi klüp tarihinin en büyük basketbolcu transferine imzayı attı. Her ne kadar Iverson için kimse istemedi,nba de min. kontrat teklif edilmedi,hiç bir euroleague takımı ilgilenmedi dense de ,efsanevi bir oyuncu olduğu gerçek. 20 li yaşlarda olanlar gelmiş geçmiş en iyi guardlardan biri derken yaşı 30 ları ve üzerini devirenler ohoo ona gelene kadar kimler var kimler diyor. Şahsi fikrim ,sıfır riskli bir transfer olduğu yönünde çünkü oynarsa katkı verip takımını belki ligde yarı finale kadar getirebilir,oynamasa da takımın zaten çok büyük beklentisi olmadığı için sportif anlamda bir kayıp olmaz. Ödenecek rakam da böyle camialar için devede kulak zaten.
Bunların hepsi işin teknik yönü ancak benim kafama takılan şu yukarıda ki fotoğraf, avrupa basketbolunda 1-2-3 numaralar hakemler tarafından atılan sayı işaretleri olduğu için, kullanılmıyor ve numaralar 4 ten başlıyor. Bu formayı yapanlar bunu bilmiyorlar mı ,yoksa sadece imza törenini için bir tane mi hazırlanmış ?

Her zaman tutmak olmaz bazende atmak lazım



Bu bir Euroleague maçı ,yani avrupanın en iyi takımlarının katıldığı bir organizasyon. En sert savunmalar en hızlı hücumlar hatta en isabetli şutlar. Takımlar arasında güç farkı olsa da, bu fark x belediyesi,y üniversitesi ile milyon €luk yatırım yapan takımlar arasındaki gibi değil. Buna rağmen hafta içi Caferağa'da Fenerbahçe'nin maçını izleyen şanslı topluluk tam 201 sayı gördü. Tabela'nın ev sahibi yazan kısmındaki 109 sayının 48 inde (34 sayı-7 asisst) ''TERMINATOR'' Taurasi imzası vardı. Ligdeki bir maçta 0 sayı attığı için tartışılan onun yerine diye başlayan cümleler kullanılan TAURASI.
Bu performansı (Euroleague player of the week ayrıca) tüm basketbol ulemalarına !!! ithaf ediyorum, Ali desideronun dediği gibi; haydi hayırlı traşlar

23 Ekim 2010 Cumartesi

Bu yıl çok farklı olacak



Bu yıl geçen yıllara oranla çok farklı olacak,bunun ilk sinyalini kupa maçlarında hatta son anda kaybetmemize rağmen efes maçında görmüştük.
Artık el de bizden zayıf takımlara son çeyreklerde maç kaybetmeyeceğiz, bizden güçlü takımlara baştan teslim olup 30 sayılık yenilgiler görmeyeceğiz. Kazanırız kaybederiz ama asla ne baştan teslim oluruz nede son düdük çalana dek oyun disiplininden koparız.

İşte bunun bir yansımasıydı El'de ki ilk maçımız,ilk çeyreği 8 devreyide 13 sayı farkla önde kapatmamıza rağmen en ufak bir konsantrasyon eksiği, gereksiz zorlama yada fantastik hareket denemesi olmadan maçı 17 sayı farkla kazanarak iyi bir başlangıç yaptık.

Geçen yıldan farklı olacak her şey bunun en önemli göstergesi de seyirci olarak 2000 ortalamanın altına düştüğü için uyarılan takımın ilk maçında kombineler dahil 8400 seyirciye oynaması. Bunu sürekli olarak yapabilirsek en azından f8 yapmamız hatta f4 zorlamamız hiç de hayal değil.

Ne dedik yıllarca

BİZLER İNANDIK SİZDE İNANIN


www.fenerbahce.org

Getirin mazlumu



Maçtan önce kendi taraftarlarının mutlak favorisi gsmp , bize sadece bir çeyrek dayanabildi. İlk beş dakika bocalamamıza rağmen ilk çeyreği 13-10 devreyide 44-20 önde kapattığımız bir ara 30 sayı fark yaptığımız maçı 17 sayıyla kazanmayı bildik.
Takımlar arasında ezeli !!! rekabete yakışmayacak bir güç farkı var, maçtan önce bizi tek başına dağıtacağı iddia edilen, bu kız dünyalı değil Kripton gezegeninden geldi denen fowles 10 sayı 15 ribaund yaptı bizim Dünyalı Nevriye 16 sayı 14 ribaund. Kısacası otoritelerin pota altında gsmp üstün tezi de fos çıkmış oldu.

gsmp taraftarı salonu daha fazla doldurmuş olmasına rağmen sahaya ayran,su, uzatmalı elektrik fişi atmaktan başka etkisi olmadı. Maça gidenlerden duyduğum kadarıyla bir ara söyledikleri bu sene baskette tarih yazalım,kupları ŞİRKETlere bırakmayalım tezahuratı ilginç olmuş sonuçta isminin sonunda medical park olan kendileri, bizse sadece FENERBAHÇE olarak yer alıyoruz.
Son bir sözde bizim taraftara ,bu kızlar yıllardır camiamızı en iyi şekilde temsil ediyorlar yeri geliyor 15-20 kişiye oynuyorlar yeri geliyor kendilerinden bütçe olarak kat be kat güçlü takımlara kök söktürüyorlar.Lütfen onlara biraz daha ilgi gösterin,salonda gsmp taraftarından daha az olmamız hatta bize ayrılan kısmı tıklım tıklım dolduramamış olmamız kabul edilebilir bir durum değil


www.fenerbahce.org

24 Haziran 2010 Perşembe

Bravo sana altın kız



Atletizm şubemizin sporcularından Nevin Yanıt Macaristan’da düzenlenen Avrupa Milletler Kupası Yarışlarında Bayanlar 100 metre engellide Türkiye’ye ilk altın madalyayı kazandırdı.
Atletimiz 12.74’lük derecesiyle kendisine ait olan Türkiye rekonu da kırarak altın madalyayı kazanma başarısını gösterdi.

www.fenerbahce.org

Bravo sana altın kız, bu ülkede futboldan başka bir spor yapıldığını bizlere tekrar tekrar gösterdiğin için. Bravo sana klubün sağladığı az yada çok imkanın karşılığını rekorlarla madalyalarla verdiğin için. Bravo sana camiamızın bayrağının her yerde şanla şerefle dalgalanmasına katkı verdiğin için. Bravo ve teşekkürler.

Havasından mı suyundan mı ?



Altyapımızdan yetişip yıllarca bu formayı giyen melike hanım bu yıl bjk cola turka'ya transfer olmuş, buraya kadar normal her şey. Profesyonel sporcular sonuçta bir yıl orada diğer yıl başka bir takımda olabiliyor ama insanız sonuçta her ayrılık bizleri hüzünlendiriyor az yada çok.
Ancak verdiği ilk demeç beni hüzünlendirmek bir yana hayli gülümsetti, resmi sitelerinde yazıldığına göre ''ilk transferini Beşiktaş’a gelerek gerçekleştirdiğini ve bunun kendisini heyecanlandırdığını söyledi. “Böylesine büyük bir camiaya gelmenin mutluluğunu yaşıyorum” diyen Melike Bakırcıoğlu, “Güzel bir sezon geçirmek istiyorum. Bu benim için yeni bir başlangıç olacak. Maç kazanmak, şampiyon olmak, kupalar kaldırmak bir oyuncu için çok önemli başarılar. Ben de bunları Beşiktaş formasıyla yaşamayı arzu ediyorum. Umarım bu hedeflerimi Beşiktaş’la birlikte gerçekleştiririm'' demiş.
Yahu melike sen bu ülkenin en iyi takımının alt yapısından çıkmışsın bu takım her yıl ortada ne kadar kupa varsa topluyor sırf onunla diğer takımlar rekabet edebilsin diye kurallar değişiyor. Kırk yılda bir bir kaç kupayı da sahaya çıkabilecek kapasitede sadece 7-8 oyuncusu olduğu için kaybediyor, sen maç kazanmak kupa kaldırmak istiyorum demişsin bu yıl oynadığın takım ligi ve play off serisini yenilgisiz tamamladı, kupayı da her zaman olduğu gibi kazandı. Hani hiç galibiyet yüzü kupa yüzü görmeyen bir takımdan gitsen anlarımda değil Türkiye'nin Avrupa'nın en iyi 4-5 takımdan birinden gidip maç kazanmak, kupa almak istiyorum demek ilginç olmuş.

Sana bundan sonraki basketbol hayatını uzuuuun yıllar yeni takımda geçirmeni dilerim. Başarı ve kupa kaldırmaksa kusura bakma artık onlar Fenerbahçe'ye özel kelimeler

7 Haziran 2010 Pazartesi

Kim bu MATOVİC



Bu sezon dünyanın açık ara en iyi basketbolcusunu çubuklu içinde izleyecek olmamız sanırım hepimizin biraz dengesini bozdu. Euroleague'in en önemli uzunlarından birine dudak büker olduk bu kim , o geleceğine şeklinde başlayan yorumları sıkça okumaya başladık. Ben Ivanayı canlı izleme şansına sahip oldum ama şöyle oyuncudur böyle hareketlidir gibi yorumlar yerine son 4-5 yılda neler yapmışa bakmayı ve kararı bu bloğu okuyan varsa onlara bırakmayı istedim.

Öncelikle yeni uzunumuz 1983 doğumlu,197 boyunda ve 90 kg ağırlığında.
kariyerinde sopron,spartak,mkb ve lotos gibi el'in önemli takımları olmuş bu yıl içinde ELW all star takımına da seçilmiş.
Spartakta 19 dk süre alıp 9.1 sayı ortalaması yaptığı sezon dışında son 5 yılda hep 15-16 sayılarda istatistik yapmış. Son yıl ortalamalarıysa 15.5 sayı 4.9 ribaund ve 2.5 asisst. Bize de bu yıl 16 ve 21 sayılık istatistik yapmış hatta Caferağada ki maçta bizi zorlayan tek oyuncu olmuştu. Çubuklunun çok yakıştığı yeni kraliçemize bu forma içinde başarılı yıllar dilerim

Kabul edin artık



Tamam bu bir karikatür tamam çizeri de bizden biri mutlaka ama ne kadarda gerçekçi olmuş. Hepinize karşı sadece tekiz, arkanızdan işler çevirmek, kazanalım da nasıl olursa olsun gibi bir tarzımız yok. Ben yenemedim hadi haftaya renk değiştireyim futbolda şu takımlıyım voleybolda şu bayan baskette bu demiyoruz.

Buna rağmen, hatta bu yetmez bunlara rağmen gene hepinizden öndeyiz ve öyle kalacağız !!!

2 Mayıs 2010 Pazar

Alice in wonderland



Sezonun tartışmasız en başarılı takımı, taraftarın göz bebeği Sarı Melekler için sezon kapanmak üzere. Dört kupa hedefiyle çıkılan yolda şimdilik iki kupa alındı biri finalde kaybedildi sonuncusu kaldı. Aslına bakarsanız belki de en kolay olması gereken kupa yani şampiyonluk kupası, kolay diyorum çünkü Cumhurbaşkanlığı kupası tek maç, Şampiyonlar ligi avrupa'nın en büyüğü olmak demek lig bunlara göre daha kolay zira bir sezonda üç defa yenilmemiz çok çok zor bir ihtimal.
Maç öncesi bu duygularla salona gitmiştim kupada canlı izlediğim rakip hakkında ufak endişelerim olmasına rağmen yeneceğimizden şüphem yoktu.

İlk set felaket kötü oynayıp farklı kaybettik ,ikinci sette biraz toparlandık ama gene yetmedi,üçüncü setin başında gene geriye düştük tam umutlar yavaş yavaş tükenmeye başladığında sürekli etrafına gülücükler saçan şeker kız candy misali sarışın bir kız sahne aldı ve gitti denen maçı çevirmeyi başardı. Hikayede Alice kendi harikalar diyarına gidiyordu, bizim öykümüzde Alice bizi harikalar diyarına götürdü.

30 Nisan 2010 Cuma

Aşkta Yarın Yoktur Sevgili




Aşkta Yarın Yoktur Sevgili

Aşk Bu Dünyanın Ölçüleriyle Açıklanamaz Sevgili
O İlkel Bir Acıdır, Yaban Bir Ağrıdır.
Gelir ve İçimizdeki O Çok Eski Bir Şeye Dokunur.
Sonra Bir Perde Açılır ve Yolculuk Başlar
Bu Yolculukta Artık Para, Tarifeler
Beklentiler, Randevular, Taksitler, İş,
Anneler ve Korkular Yoktur
Aşkın Kendi Gerçekliği Vardır Sevgili.
İnsan Başka Bir Işığa Teslim Olur,
Daha Derinden Anlamaya Başlar, Bilgeleşir
Hiç Bilmediği Sezgileriyle Buluşur
Yükü Çok Ağırdır, Kendiyle Buluşmuştur
Hem Dışındadır Dünyanın, Hem de Tam Ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin Yakılan
Yoksun Adamın Hissettikleri de Onunladır,
Yitirdikleri de...
New York'ta, Bir Sokakta,
Kartondan Kulübesinde Yaşayan Kadının
Çıplak Yalnızlığı da
Her Şey Onunladır, Ona Emanettir Sanki,
Ama O, Çıldırtıcı Bir Yalnızlık İçindedir Yine de...
Aşkın Kültürlü Olmakla, Bilgili Olmakla da İlgisi Yoktur Sevgili,
Kanımıza Karışan İlkel Acı, O Yaban Ağrıyla
Hiçbir Kitabın Yazamadığı Hakikatlere Daha Yakınızdır,
İnan...
Kim Demiştir Hatırlamıyorum,
Aşk Varlığın Değil, Yokluğun Acısıdır Diye.
Belki de Bu Yüzden İlk Gençliğimde,
O Yoğun Aşık Olduğum Yıllarda,
Gözüme Uyku Girmez, Dudağımda Bir Islıkla
Bütün Gece Şehri, O Karanlık, O Hüzünlü Sokakları Dolaşır,
İnsanları Uykularından Uyandırmak İsterdim.
Uyanıp, İçimde Derin Bir Sızıyla Uyanan
O Derin Sancının Acısına Ortak Olsunlar Diye...
Aşk Çok Eski Bir Şeydir Sevgili
Onun İçinden O Çileli Çocukluğumuz Geçer
Sevdiğimiz İnsanların Çocuklukları da...
Oradan Üvey Anneler, Eksik Babalar, Parasız Yatılılar Geçer
Ve Sonra Aşk Bütün Bunları Alır, Daha da Eskilere Gider,
Hep O İlkel Acıya, O Yaban Ağrıya...
İnsan Bazen Nedensiz Yere Umutsuzluğa Kapılır
Kimselere Veremez Sevgisini,
Kimselere Derdini Anlatamaz, Evlere Kapanır...
Bazen Denizler Kıyılar Çeker İnsanı.
İnsan Bu Kapılmayı Anlayamaz,
Oysa
Çok Eski Bir Yerde Yaşanmasından Korkulup
Vazgeçilmez Aşkların Sızısıdır Bu.
Bu Sızı, Bu Yenilgi Mevsimlerle Yıllarla Devrilir Başka İnsanlara...
Bir İnsanın Yaptığı Bir Hatanın
Tüm İnsanlara Yayılması Gibi...
İşte Şimdi Biz de Sevgili,
Ya Olmadık Zamanlarda Umutsuzluğa Kapılıp,
Soluğu Evlerde Alacağız,
Ya da Denizler, Kıyılar Çekecek Bizi.
Nasıl Biz Başkalarının Korkularını Taşıyorsak,
Başkaları da Bizim Korkularımızı Taşıyacak,
Yenilgimizi, Umutsuzluğumuzu...
Birazdan Sabah Olacak...
Para, Tarifeler, Beklentiler, Randevular, Taksitler,
İş, Anneler ve Korkular Başlayacak...
Bunlar Varsa Bizim İçin Geçerliyse
Aşk Yoktur ve Hiç Olmamıştır Sevgili.
Birbirimizi Kandırmayalım...
Hadi Güne Hazırlan,
Yaşadıklarımızı Unutmaya Çalış
Aşk Bize Güvenip Verdiği Büyüsünü,
Sırlarını, Cesaretini, Bilgeliğini ve O İlkel,
O Yaban Ağrısını Geri Alacak
Bunlar Olurken İçimiz Bir an Üşüyecek,
Sonra Geçecek...
Hadi, Oyalanma Birazdan Yarın Olacak...
AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİ

Cezmi Ersöz


Takip edenler bilir burası bir spor bloğu, yazarıda sanatın çok dalından zevk almasına rağmen şiirle pek alakası olmayan biri. Ancak bu akşam çook eskilerden ve onun için çok değerli birinin facebook sayfasında bu şiirin klibini izledi ve çok beğendi. Bunu da blogu takip eden tüm sevdalılar için paylaştı.
Aşkla kalın

WELLCOME BACK TAMMY



Bu akşam kraliçeler tbbl yarı finalinde botaş'ı konuk ettiler 1-0 önde başladığımız serideki ilk maçı 89-70 kazanarak seride durumu 2-0 a getirdik. Böyle bir haber edasında yazmamın sebebi taraftarlarımızca böyle bir maçın olduğunu bilmediklerini tahmin etmem. Zira salon alışık olduğumuz gibi bomboştu gene ve artık ben her platformda bunu yazmaktan, maç önceleri haber vermeye haydi millet bu maçta kraliçeleri yalnız bırakmayalım demekten sıkıldım.

Neyse asıl konuya dönecek olursak, bu maçın 10+ farkla biteceğini tahmin ediyordum sadece gülşah gümüşçay'ın bize karşı nasıl oynayacağını merak ediyordum bu merakımı gidermiş oldum. Bunun yanında beni galibiyet kadar mutlu eden Tammy'nin performansı oldu. Özellikle Nevin'in sakatlığından sonra pota altında çok yük binmesi dolayısıyla hayli yorgundu ve performansında bariz düşüş vardı. Bu yüzden çok çabuk faul alıyor ve maçları 2-4 sayılarda bitiriyordu. Özellikle final serisinde kendisine çok ihtiyacımız var ve bugün müthiş bir oyun oynayıp attığı 20 sayının yanında 4 te asisst yaparak özellikle hücumda ben de varım dedi.
Kendisine buradan tekrar hoşgeldin diyor final serisinde de böyle oynamaya devam etmesini diliyorum.

WELLCOME BACK TAMMY !!!

27 Nisan 2010 Salı

Öğrenilmiş çaresizlik



Yorum yapmayacağım gene ezeli rakip !!! gs yi rencide ettik, böyle maçlara yendik kazandık kelimeleri az gelir. Buna rencide etmek denir hem onları hem ev sahibi konumunda olmalarına rağmen tribünleri dolduramayan taraftarlarını, tv de bize küfür eden atkıları görüp gaza gelenleri tamamını rencide ederek yendik.

Hafif kaldılar bize her açıdan 6 maç oyna sadece 1 set kazan ev sahibi olduğun maçta tribün üstünlüğü kurama setleri 10 lu sayılarla kaybet vsvs. Bu arada havasından mıdır suyundan mıdır bilmiyorum ama bloğun hayli üstünden giden topa dakikalarca itiraz etmek de voleybol maçlarında çok ender görülürdü ama sayelerinde görmüş olduk.

25 Nisan 2010 Pazar

Sen beni öldürcen mi, çıldırtcan mı



Bu güne kadar herkes eleştirirken kendimce destek çıkmaya çalıştım. Gol kaçar ama guiza olmasa o kadar süratli çıkamayız o kadar pozisyona giremeyiz diyordum. Ama bugün gerçekten benimde limitim doldu kusura bakma. Ligin bitmesine kalmış 4 hafta artık hiç bir maçın telafisi, değil maçın pozisyonun telafisi yok. Hadi o kaçtı bu kaçtı ama boş kaleye de kaçmaz ki be birader, artık şu yandaki karedeki halini görmek istemiyorum şahsım adına. Yok ben dünya kupasına konsantreyim diyorsan lütfen kulübe de konsantre ol bizi de özcan denizin şarkısındaki gibi çıldırtma!

Derby mi, hadi ordan



İki takım bir sezonda beş kere maç yapacak bir takım diğerini beş kere yenecek üstelik sadece bir set verecek sonra bunu bize derby diye yutturacaksınız.
Çok seviyorum galatasaray maçlarını iş aşk para vs gibi tüm sorunlarımı unutturuyor bana, hele birde eve sıfır sesle dönüp aman sıcak bir kahve moduna girmişsem değmeyin keyfime.
Bu akşam gene öyle bir maç yaşadım, federasyonun planlama hataları yüzünden bin bir zorlukla içeri girmeme bu sıcakta hala salon ısısını düşürmeyip seyircinin resmen buharlaşmasını sağlayan görevlilere rağmen eve mutlu dönmemi sağlayan Sarı Meleklerime sonsuz teşekkürler.

HER ŞEY SİZİNLE GÜZEL !!!

Not :karikatürü Antu'ya bir arkadaş eklemiş tam günün anlamına uygun olduğu için kullandım ona da teşekkürler

Yönetin artık



Federasyonun yaptığı bir çok icraatın belli açılardan bir haklılık payı olabilir,çoğunu da eleştirmedim bugüne kadar. şampiyonlar ligi f4 ü oynarken arka arkaya maçların sıkıştırılması bir çok maçta yapılan kritik hakem hataları, hatta önümüzde ki yıl yabancı sayısında yapılacak kısıtlama dahil. Hepsinin belli mazeretleri olabilir. Ama bu akşamki yarı final maçında yaşananların hiçbir mazereti, açıklaması olamaz. Güzel bir salon yapmışsınız kapasitesi çok düşük ama şık modern bir salon bunun için emeği geçenlere sonsuz teşekkürler öncelikle.
Bu salon elbette kullanılmalı bir çok takım da kullanıyor zaten fakat bu akşam orada bir derby maçı oynanandı. Fenerbahçe galatasarayla çelik çomak oynasa oynanan stad salon dolar mutlaka bundan kimsenin şüphesi yok.Diğer yarı final maçını derby den 2 saat önce aynı salona vermenin anlamı nedir. Zaten çekişmeli bir maç 2 saate yakın sürüyor içerde seyirci var, onlar boşaltılmıyor içerde maç yapılırken gelen taraftar belli bir saatten sonra içeri alınmıyor. Maçın başlamasına 15 dakika kala küçücük bir kapıdan seyirci alınmaya çalışılıyor ve tabii ki gelen seyircinin belki dörtte biri ancak içeri girebiliyor.

Şu maçı bir gün sonra oynatmak mümkün değil miydi hadi bir günü geçtim ilk maç saat 14 de oynansa 16 da biterdi salonda rahatlıkla boşaltılırdı.Boşaltmaya gerek bile kalmaz zaten kimse iki buçuk saat oturmaz sıkılır çıkardı. Salon 8-10 bin kapasiteli olsa tamam elbette spor seyirciyle güzel ama şu küçücük salonda bunu yapmanın gerekçesi nedir. Spor yönetiminin S sini bilmeyen benim bile aklıma bu iki alternatif gelmişken bir gazeteden yılın spor adamı ödülü almış birinin gelmemesini anlayamıyorum

Denizli gitti



Uzunca bir süre orada kalmanız dileğiyle.

22 Nisan 2010 Perşembe

Kabak Tadı



Kabak aslında güzel faydalı bir sebzedir mücveri olur dolması olur kalyesi olur,yukarıdaki bal kabağından tatlısı olur. Tatlısı hariç tüm çeşitlerini çok severim özellikle mücveri. O yüzden kabak tadı vermek deyimi bana genel anlamda pek birşey ifade etmiyor. Ama madem kullanılıyor bizde böyle tanımlayalım bu akşamki maçı.

Tanjevic'in ameliyatı sonrası takıma döneceğinin açıklanmasından sonra, aman ne yapıyorsunuz hocanın yaşı 60 ın üstünde ameliyat sonrası bir toparlanma devresi olacak, zaten hocanın sözleşmesi sezon sonu bitiyor önümüzdeki yıl gelecek hoca şimdi gelsin dedik ama, ama işte.
Kabul ediyorum rakibin playoff mücadelesi veriyor senin sıralaman belli olmuş çok fazla motive olman zor. Ama sen el de oynayan bir takımsan 2.ligden yeni çıkmış, üniversite salonunda oynayan bir belediye takımını yeneceksin kardeşim. Oyuncuların bonservis bedellerine yada yıllık ücretlerine girerek yorum yapmaya gerek bile görmüyorum. Futbolda olsa küme düşmeye oynayan bir takıma maç kaybedebilirsin futbol öyle bir oyun yirmi gol pozisyonu kaçırırsın bir kontra yersin maç gider,ama basketbol öyle değil ki,güçlüysen maçı da ciddiye alıyorsan maçı kazanırsın yüz maç yap 99 unu kazanırsın kalan bir tanesi de çok büyük şanssızlık falan olursa belki.

Umarım bu kadro beni sezon sonunda utandırır, umarım...

19 Nisan 2010 Pazartesi

Böyle başa böyle tarak




Sezon başından beri gs nin müthiş !!! sag kanat oyuncusu kader keitanın oscarlık performanslarını izliyoruz 3 m uzağına düşen şişeden sıçrayan sudan taklalar atıyor ona gelince hakemi kandırmaya çalışmadan ceza yok bilica penaltı noktasına 3-4 tekme atınca aaa olacak iş mi bu nidaları tabii olmazda önce kendine bakacaksın sonra başkasına laf edeceksin. Tribünden sahaya çekirdek poşeti düşer saha kapat ,adam atılır münferit para cezası. Bir stadda atılan bir pet su şişesi oyuncunun yanına düşer sahayı kapat, diğerinde adamın omzundan vurur münferit para cezası.
İlk maç 0-0 ken hakem penaltımı vermemiş 3. golü bariz ofsayttan yemişim öyle 10 cm falan değil 1 m nerdeyse kimsede tık yok , bilica penaltı noktasını kazınca maç bu yüzden gitmiş , yok yaa başka ayrıca hakemde bilica'nın kazdığı o noktayı eski haline getirdi beyler o gün zaten Fenerbahçe topmu oynadı diyenlerin bugün ağzını açmaya bir tek kelime bile söylemeye hakları yok. Ne demişler böyle başa böyle tarak

18 Nisan 2010 Pazar

Neyiniz var neyiniz yok



Önce yoklardan başlayalım, bu takımın bir sponsoru yok çok mu önemli derseniz,evet özellikle yarıştığınız takımlar zaten kendileri müessese olunca çok önemli. Sponsoru geçtim formasında reklam bile yok hadi klüp kendi imkanlarıyla şubeyi ayakta tutmaya çalışıyor desek sezon içinde hatta playoff maçlarında küçük bir gruptan başka seyircisi yok.
Ammaaa, oyuncuların hepsinde hırs var azim var inanmışlık var.Kime karşı olursa olsun teslim olmuyorum diyen bir EFE ruhu var, bu akşam dizim kopsa da maçı tamamlardım diyen kocaman yürekler var. Bunlar olunca da son 3 yılda aldıkları 2 şampiyonluk final serisinde takımın beyni sakatlanınca şanssızlıkla kaybedilen şampiyonluk diğer bir deyişle finalistlik var.

Geleneksel FENERBAHÇE şampiyonluk mevsimini açtığınız için sonsuz teşekkürler çocuklar. 5in 1.si geldi darısı diğer 4e

Penny varsa sorun yok



Normal sezonun son maçı takım 21 maçın tamamını kazanmış son maçına çıkıyor.Rakip playoff trenine 7. koltuktan yerini ayırtmış. Yani öylesine bir maç ismi ezeli rekabet cismi tam anlamıyla ezeli eziyet.
Doğal olarak oyuncuları motive etmek çok çok zor, işte 3 çeyrek kafa kafaya giden oyun ben varsam sorun yok diyen Penny'nin son noktayı koymasıyla bitiyor. Takım ligi yenilgisiz tamamlayarak tarihe geçiyor ve playoff'a hazırım mesajını dosta düşmana veriyor.
Hakemlere falan değinmeyeceğim artık her branşta alıştık böyle şeylere sahanın bir karış içine düşen toplara aut verilmesi,her yıl şampiyonluğa oynamamamıza rağmen ligin hep en az penaltı atan takımı olmamız bu konudaki duygularımızı yonttu sanırım kızmıyorum bile.

Son bir not Tammy'e oynadığın takım önümüzdeki yıl bütçe arttırıp dünyanın en iyi oyuncularını getirmeyi düşünüyor , bunu gerçekleştirirse el'de f4 hatta kupaya aday olacak.Bu yapılanmanın düşünüldüğü şu günlerde böyle oynamaya hakkın yok. Kariyerine el f4 ü yada finali belki kupası eklemek için çok büyük bir şansın var,kullanmaya bak

17 Nisan 2010 Cumartesi

Bu takıma daha gordan gricek ?



Geçen sezon transferi gerçekleştiğinde çoğumuz çok sevinmiştik.Yugoslav ekolünün nba deki temsilcilerinden Gricek artık çubuklu için atacaktı o ölümcül şutlarını.Hatta gene büyük bir çoğunluk o kadar mutlu olmuştu ki, İbo'nun formasının bile verilmesi rahatsız etmemişti, sonuçta bir oyuncu giyecekti 10 numarayı ve forma 10 numara oyuncuya gitti deniyordu.Hep çoğunluk diyorum çünkü nba'i takip eden bazı arkadaşlar müzmin sakat olduğunu ve 3 maç oynasa 6 maç tribünde oturabileceğini söylüyordu.
Sezon içinde takım onsuz maç kazandığı zaman hepimiz bugün zorlandık ama bu takıma daha gordan giricek diyorduk,maalesef hala da demeye devam ediyoruz. Hala 3 maç oynasa 5 maçı kaçırır konumda, oynadığı maçlarda da abi adama çok para verdik ama çıktı şu maçı kendi başına aldı denecek performansı yok gibi. Benle yaşıt kaptanın bile bu yaşında tek başına çevirdiği bjk cola turka maçı varken ben müzmin sakat nba yıldızımızın çıkıp çevirdiği bir maç hatırlamıyorum.
Dün gene tribündeydi ameliyat olan Ukicle birlikte,umalım da hiç olmazsa playofflarda olmadı yarı final veya final serilerinde bu takıma daha gordan giricek demeyelim.

16 Nisan 2010 Cuma

Tekmeye kafa



Mücadele etmeden ne kadar teknik ne kadar hızlı oyunculardan kurulu bir takım olursanız olun maçları kazanma şansınız tesadüflere kalır. Rakip takım çok beceriksiz olacak cömertçe pozisyonları harcayacak sizde araya bir tane gol sıkıştırıp maçın bitmesini bekleyeceksiniz.O kadar yatırımın karşılığında kimse böyle bir durumu kabul edemez teknik oyuncularınız sayıca fazlaysa bile onları savaştıracaksınız ki aradaki teknik farkı ortaya çıkabilsin.

Hafta sonu kendi sahamızda beşiktaşla oynuyoruz, günlerdir her spor programında sakatlık durumları kim nasıl oynamalılar taktikler konuşulup duruyor. Ama kimsenin söylemi bir başkasına uymuyor yok o sağda oynarsa karşı tarafın sol kanadından gelemez bu ortada oynarsa şöyle olur falan.

Ben bu maçı kazanmak için yapmamız gereken tek şeyi yazıyorum, bunu yaptığımız zaman maçı kazanmamak gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Yukarıda Emre'nin yaptığını yapacak sahaya çıkan şanslı 11 ,gerisi Alex'e Guiza'ya emanet.

15 Nisan 2010 Perşembe

Ver bakalım şu kupayı




Penaltı penaltı gibi olacak usta, şu laf kadar uyuz olduğum laf sayısı bir elin parmaklarını geçmez bunun birde final dediğin final gibi olacak versiyonu var.Yahu bunun kadar zırva bir söz var mıdır acaba,ne demek final gibi final futbolsa penaltılara mı kalmalı mesela basketbolda son topta atılan bir üçlükle mi bitmeli, benim bildiğim yarı finali geçen iki takımın sahadaki mücadelesi futbolda 5-0 voleybolda 3-0 da bitse finaldir.
Neyse sonuç olarak ''FİNAL GİBİ BİR FİNAL'' sonucu kupayı da kazandık önümüzde alacağımız bir tek lig şampiyonluğu kaldı, umarım oda bu söylem çerçevesinde geçmez kim hakediyorsa onun kazandığı bir seri olur.
İkide notum var biri bizim Nihan'a ; sen bu ülkenin en iyi liberosusun, elbette arada hata yapacaksın ama yaptığın 1-2 hataya takılıp moralini sıfıra indirmemelisin. Sonuçta setde verebiliriz maçta hiç sorun değil ama yaptığın 1-2 hatadan sonra dağılmak avrupa şampiyonluğu hedefleyen bir takımın oyuncusunda olmaması gereken bir durum.
Son sözümde neslihan'a bir sporcu bu kadar mı antipatik olur, tamam iyi oyuncusun ama bu havalar afralar tafralar ne. Bu gözler canlı canlı f.terimi ,hagiyi, ışılı gördü ama senin kadar antipatik birini görmedi. Ne oldu sonuçta oraya gelen seyircinin alaylarına maruz kaldın ki o seyirci daha bir hafta on gün önce rakip takımı tribüne çağırım alkışlayarak yollayan bir seyirci. Hep söylemişimdir bu seyirci herkese hakettiği gibi davranır.

13 Nisan 2010 Salı

Avrupanın en büyüğü Spartak



Final four'un ilk turunda spartak ummc ekaterinburg'u elediğinde büyük çoğunluk kupayı kendilerine vermişti zaten. Ros casares'in tek umudu 8000 taraftarı önünde kendi sahasında oynamasıydı. Ama olmadı her ne kadar Taurasi ispanyol takımın ummc gibi rencide etmese bile attığı 29 sayıyla gene sahanın yıldızıydı. Bu kez ona katılan Mc carvile oldu 20 sayı yaptı 13 ribaound aldı spartak takımının en ilginç istatistiği ise 4-5 sayılarla maçları oynayan corstin'in 23 dakikada 16 sayı yapması oldu. İspanyollara gelince zaten tek umutları spartak'ın finalde karşılarına gelmemesiydi, malum ekaterinburgla grupta oynamış ve kazanmışlardı. Ama spartak bu başka takımlara benzemiyor milton jones'un 19 erica de souza'nın 16 sayısı sadece istatistik olarak kaldı. Onlarda diğer takımlar gibi dünyanın en iyisini izlemiş oldular.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Simitçi istifa



Geçen yılın finalinde efese kaybedilen catheine soslu seriden sonra geldiği günden beri tartışılan özellikle taraftarın belli bir kısmı tarafından istenmeyen tanjevic daha fazla sorgulanır olmuştu. Takıma pozitif katkıyı bırak negatif olarak etki ediyor diyenler ilk yılında aldığımız şampiyonluğu oyunculara, ikinci yılındaki catheine soslu seriyi tanjevice bağlıyorlardı. Hatta bir klasik olan bu takımın başında simitçi olsa bundan iyi oluruz tanjevic gitsin damir oyuncu coach olsun denmeye başlanmıştı.Fakat yıllar sonra kupanın alınması arka arkaya alınan galibiyetler efese atılan fark biraz olsun seyircinin tekrar salona dönmesine sebep olmuştu. Tam bu esnada hocanın rahatsızlığı ortaya çıktı ve mart ayı içinde ameliyat oldu (bu vesileyle tekrar geçmiş olsun diyelim kendisine)

Simitçi gelsinciler için bu iddiayı ispatlama şansı doğmuştu, bana göre önümüzdeki yıl takımın başına kim gelecekse şimdiden gelmesi en doğrusuydu . Sonuçta hocamız 25 yaşında değil ameliyat sonrası dinlenme süresi olacak takımın başına play offlardan önce gelmesi hatta ilk turda bile tam kapasite olması çok zor.

İşte sonuç tanjevicin olmadığı 3 maçta alınan 2 yenilgi hemde bir tanesi mersin bir tanesi bjk cola turka'ya karşı.
Demek ki neymiş bu takımı ertuğrul hoca gibi yıllarını bu işe veren değerli biri bile yardımcı hocalıktan hocalığa geçer geçmez içerde yirmi dışarda onbeş farklarla maç kazanamıyormuş. Simitçiyi düşünmek bile istemiyorum

not:fotodaki simitçi Metin ustaymış,googleda fotosu bulunduğuna göre sevilen tanınan bir amcamız,konuya katkısından ötürü teşekkürümüzü de edelim kendisine.

11 Nisan 2010 Pazar

Şampiyonluk maçı



Daha ligin bitmesine uzun bir süre var kabul, önümüzde beşiktaş ve trabzon maçları var kabul ama şahsi fikrim en zor maçımız bu hafta olanı.
galatasaray deplasmanından daha zor geçeceğini tahmin ettiğim ankaraspor maçını kazandığımız takdirde önümüzde kimse duramaz artık. Bir hafta sonraki beşiktaş maçını falan düşünmeden öncelikle bunu kazanmaya bakmalıyız. Hele birde 3-0 falan kazanırsak şampiyonluğu son maça bile bırakmayabiliriz.Haydi çocuklar şu maçı 3-0 kazanalım bizi daha kimse tutamaz

10 Nisan 2010 Cumartesi

TA TA TA TA TAURASI



Euroleague başladığından beri takip eden herkes spartak'ın bu yılda kupayı alıp alamayacağını merak ediyordu. 2 Kez canlı izlemiş biri olarak benim şahsi fikrim bu kupanın da kolleksiyona katılacağı yönündeydi. Elbette ummc güçlü bir takımdı çok fazla silahı herkesin belli görevleri vardı. Kadrosunda biba, gruda, stepanova, pondexter, nolan gibi oyuncuların bulunduğu bir takım asla pes etmezdi ama spartakta dünyada eşi benzeri olmayan biri vardı ve ne olursa olsun son sözü o söyleyecekti.Ocak ayından sonra ummc o müthiş kadrosuna birde parker'ı eklediğinde ummc'u favori görenler bu konuda iddialarını arttırmışlar spartakın sue bird transferini bile sonucu değiştirmeyecek bir hamle olduğunu savunmaya başlamışlardı. Açık söylemek gerekirse özellikle al stardaki müthiş performansından sonra ben bile kadife bilek biba'nın kupaya damgasını vurabileceğini düşünmeye başlamıştım.
Genel tahminlerde biba -zagota eşleşmesi fowles gruda karşısında ne yapar stepanova oyuna ne kadar ağırlık koyar ,pondexter takımı nasıl yönlendirir konuşulurken ,gene o eşi benzeri olmayan Taurasi sahneye çıktı ve 37 sayı 12 ribaound ve 6 asisst yaparak ummc takımına size ben yeterim dedi. Öyleki Fowles'a bile çok iş düşmedi o 14 sayı 12 ribaund Zagota'ysa 12 sayı ile maçı tamamladılar. Karşı cephenin takımında candace 18 pondexter 16 nolan 13 sayıyla maçı tamamladılar. Daha kupa sahibini bulmuş değil ama dünyanın en büyük oyuncusu daha yarı finalde belli oldu.

Bu arada başlıktaki anons bizim Nicole Powell için yaptığımız anons,belli mi olur belki seneye bizde bolca bu anonsu yukardaki şekliyle duyabiliriz.

9 Nisan 2010 Cuma

Helal olsun sizlere



Bir takım düşünün inanılmaz sıkışık bir fikstürden çıkıp Avrupa'nın en büyüğü olabilmek için başka bir ülkeye gidiyor, ilk maçta ev sahibinin onca engellemesine karşın o maçı kazanarak finale kalıyor. Finalde son yılların bu kupaya abone takımına 2-0 dan gelip 2-2 yi buluyor ama son set yorgunluk kaynaklı hatalarla maçı kaybediyor. Hem fizikman hemde moral olarak çöker değil mi, ama şimdilerde herkesin bizim kızlar dediği Sarı Melekler sadece 2 gün dinlenme şansı bulup bu kez kupada geçen yıl finalde yendiği rakibini hemde hiç zorlanmadan 3-0 la geçiveriyor. Bu kızlara sadece helal olsun denir, maça gelen ve takıma yaptıkları için teşekkür etmek isteyen taraftarımızda aynısını söyledi zaten.
Son bir not bu akşam maç öncesi hazırladıkları pankartla takımı kutlayan ve maç içinde son derece centilmen bir tavır gösteren eczacıbaşı takımına büyük Fenerbahçe taraftarı hak ettiği tavrı maç sonunda gösterdi. Bu da şahsım adına son derece olumlu oldu ne kadar büyük bir camia olduğumuzu hak edene hak ettiği gibi davranacağımızı herkese bir defa daha göstermiş olduk.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Kalp krizi




Genelde bir maçı yazacağım zaman şöyle bir kaç saat beklemeyi tercih ediyorum.Biraz sinirim yatışsın heyecanım geçsinde objektif yorum yapabileyim diye. Zaten şimdi maçla ilgili tek bir kelime etmeyeceğim sadece bir cümlem var.
Kalp krizi geçirmeme sebep olabilecek bir maçı kazandıkları için SARI MELEKLERE çok çok teşekkürler

Arkası izmir'de



Nedendir bilmiyorum ama yarı finalde Arkas'la eşleşince biraz rahatsız olmuştum. Belki İstanbul dışı deplasman olacağı için belki önceki yıl caferağa'da kaybettiğimiz maçı canlı izlediğim için.Amatör branşlardaki seyirci ilgisizliğine hafta içi saat 5 e bu serinin ilk maçını koyan federasyon da eklenince ligi 1.sırada tamamlamanın anlamı olmayacak diyordum. Bu iki tahminimden 2. si gerçekleşti takımı destekleyecek 10 kişi civarındaydık ,gerçekleşmeyen tahminimse arkas maçının zorluğu oldu. Ekşi,Divis,Tomi,Emre diye ayırmadan efeler takım olarak çok iyi bir oyunla rakiplerini ezip geçtiler.Bu şekilde oynamaya devam edersek izmir'de de çok zorlanacağımızı sanmıyorum. Tabii bu bir seri finale çıkmak için 2 maç daha kazanmamız lazım, artık bu serinin devamını izmirde sürdüreceğiz. Eksiden radyolarda günlük yayınlanan dizi şeklinde oyunlar olurdu bunlara arkası yarın denirdi, artık bu serininde arkası İzmir'de.

2 Nisan 2010 Cuma

Yolun açık olsun



Geçen yıl takımın coachunun sezon ortasında gs ile görüştüğü ortaya çıkıp derhal uzaklaştırıldığında apar topar Fenerbahçe'nin başına geçmiştin. Mahmut abi çağırdı geldim diyecek kadar alçak gönüllü kimseyi rencide etmeyecek kadar beyefendi bir kişiliğin olduğunu daha ilk röportajlarında görmüştük. Açık söylemek gerekirse takımın başında uzun yıllardır bulunan ve ortada ne kadar lokal kupa varsa toplayan bir takımın başına geldiğinde eskisi gibi tüm kupaları alabilir miyiz sorusu hepimizin kafasındaydı. Ancak zaman geçtikçe takımın oyununda eskiye göre bariz farklılıklar gözümüzden kaçmadı, artık eskisi gibi geriye düştüğümüz zaman sadece tam saha pres yapmak yerine farklı savunma sistemlerine geçebiliyor kritik yerlerde garip hatalar yapmıyorduk. Geçen yıllarda kendimizden güçlü takımlara 30-40 sayı farklarla yenilen takımdan spartak gibi bir devi maç uzatmaya gitti diye sevinçten zıplar hale getiren bir takıma dönüşmüştük. Rast gelirse tvden maçları izleyip ahkam kesenleri saymazsak hepimiz ilerisi için umutluyduk, artık bir sonraki yıl biraz daha fazla yatırım yada sponsorlukla f4 yada el şampiyonluğu hayal olmayacaktı.

Ta ki resmi siteden sağlık sorunların dolayısıyla istifa ettiğin açıklanıncaya kadar önce 1 nisan şakası olduğunu düşündüğüm bu haber daha sonra iki yardımcının da rahatsızlandığını okuyunca kafamda biraz daha netleşti. Tanjevic gibi çok başarılı !!! camiada taraftardan oyuncuya kadar herkesin taptığı!!! bir hoca çok ağır bir rahatsızlık geçirmişken aylarca beklemeyi göze alanlar senin bu rahatsızlığından dolayı ettiğin istifayı hemen kabul etmişler demek ki.
Sağlık olsun hocam sana ve yardımcılarına geçmiş olsun diyor en kısa zamanda hepinizin sağlığınıza kavuşmasını diliyorum, yolunuz açık olsun.

Bize gelince, artık takımın başına yeni bir coach bakacağız artık, benim önerim derya özyer olmadı orhun ene

29 Mart 2010 Pazartesi

Neden kızdınız



Gerçekten spor yorumcularını yada gs taraftarlarını anlamakta güçlük çekiyorum, 3 m uzağına düşen su şişesini görüp sanki içinden asit sıçramış gibi yerlerde takla atan oyuncu sende,geçen yıl rakibinin oyuncuları kırmızı kart görüp eksik kalınca biz brezilya plajlarında böyle numaralar yapardık diyen oyuncu sende (sendeydi), ezeli rakibine küfürlü pankartı geçtim küfürlü atkı yapıp takan bir topluluk sende ondan sonra Volkan topu kıçıyla kontrol etmiş vay efendim yakışmamış. Sen en ufak bir çirkeflik yapmayan adamın sırtına pet şişeyi atarken yakışmış mıydı da bu yakışmayacak. Volkan her maçta orasıyla burasıyla top kontrol edip dalgasını geçmiyor merak etmeyin bunu size yapıyorsa birazda acaba neden biz diye düşünmek lazım. Çok güzel oldu hemde size yapılması çok güzel oldu bizce.

Son olarak rahmetli Özhan başkanla ilgili yaptığımız saygı duruşundaki davranış onunla ilgiliydi, kimse üstüne alınmasın. Biz orada eski gs başkanını değil, tarihi bir yenilgi aldıktan sonra rakip başkanı tebrik edebilen centilmen başkanı alkışlamıştık gs camiasıyla alakası yok

26 Mart 2010 Cuma

Hak edene



80 lerin başından beri Fenerbahçe'min maçlarını elimden geldiğince takip etmeye deyim yerindeyse tribün kovalamaya çalışırım. Sadece futbol değil basketboldu voleyboldu ne varsa. Onca yıl bir çok saygı duruşuna canlı olarak şahit oldum, düne kadar benim için en unutulmaz olanı spor sergide yaşadığımdı. Tiyatro sanatçısı kuzucuklarının Adile teyzesi vefat etmiş bir nesil çocuk olanların hayatından bir parça kopup gitmişti. Sanırım bir yada iki gün sonra efesle spor sergide lig liderini belirlemek için maça çıktık.Adile Naşit spor adamı olmadığı için saygı duruşu düşünülmemiş tahminen takımlar ısınırlarken birden Adile için saygı duruşu diye bağırmaya başlandı. Oyuncular önce ısınmaya devam etselerde tüm tribün dakikalarca bu isteklerini yineleyince onlarda orta yuvarlakta toplandılar ve saygı duruşunu gerçekleştirdik.

Manisa maçındaysa benim için ikinci unutulmaz olanı gerçekleşti Özhan başkan için saygı duruşu çağrısı yapıldı, hepimiz ayağa kalkarak bir dakikalığına sessizliğe bürünmek üzereydik ki birden tribünden bir alkış sesi koptu sağıma soluma baktım herkes alkışlıyordu. Oysa kimse böyle yapacağız falan da dememişti anlık bir tepkiydi ve alkışlar saygı duruşu sona erinceye kadar devam etti. Yenildikleri maçtan sonra ezeli rakibinin başkanını tebrik edecek olgunlukta ve centilmenlikte biri de, böyle uğurlanmalıydı o ezeli rakibinin taraftarlarınca.
Tekrar Allah sana gani gani rahmet eylesin centilmen başkan

fotoğraf için www.fenerbahceliyiz.biz e teşekkürler

25 Mart 2010 Perşembe

Fener mirkayla başa çıkamaz



Bazıları turuncu giyinmiş bazıları iş çıkışı üstünü değiştirmeye fırsat bulamadan ceket kravat gelmiş firma çalışanları olduğunu tahmin ettiğim bir grup, İstanbul'un ulaşımı en zor salonu, Ecz.Zentiva'nın aldığı her sayıdan sonra bu tezahurat.
Bunlara verilecek tek bir cevap vardı 'HADİİ CANIM CİDDİMİSİN' o cevabı da fotodaki Sarı Melek ve arkadaşları gayet güzel verdiler zaten. Birde hani akıl var mantık var karşındaki takım Avrupa'nın en iyi 4 takımından biri olduğunu istatistik olarak ispat etmiş bir takım senden en az 2 gömlek yukarıda bir tek oyuncunla başa çıkamaması kadar komik bir şey olabilir mi.

Bu arada çok merak ettiğim bir konu var ,özellikle ilk 2 set hiç olmazsa bir set alabileceklerini zannetmişler midir?

23 Mart 2010 Salı

Aslında hala buradayız



Ne milyon dolarlık tesisler ne dünyanın tanıdığı sporcular nede Avrupa'nın en zengin bilmem kaçıncı klübü olmak çok ilgilendirmez bizi. Mutlaka övünürüz, bunları yapanları takdir eder anarız ama hepsi o kadardır gözümüzde. Kötü oynanan bir maçtan sonra oyuncumuza küseriz kızarız,ta ki bir sonra ki maç ısınmaya çıkana dek. Sahaya adımını attığı zaman geçen hafta komşunun camını kıran çocuğumuz gibi affediverdiğimizi fark ederiz, elbette affedeceksin senin çocuğun sonuçta kardeşin,abin.
O yüzden tezahuratlarımızın çoğunda SEVDA kelimesi geçer, o yüzden fanatik olmayan diğer camialara mensup arkadaşlarımızla konuşunca ben anlamıyorum sizi ... şeklinde cümleleri sıkça duyarız,ondan bir naif tavrı vardır Fenerbahçe taraftarının. Aslında biz hala bu binadayız sadece farkında değiliz.

21 Mart 2010 Pazar

3 er 3 er bu kadar



Ceyhan fena takım değil özellikle yüksek yüzdeyle dış şut atıyorlar, sistemlerini de buna göre kurmuşlar, öyleki yabancı uzun olarak bile 3 lük atan M.Kress oynuyor. İlk yarıda attıkları 35 sayının 27 tanesini dış şutlarla buldular. Ama 2. yarı bu ortalama biraz normale dönünce oyun 3. çeyrekte bitti. Bizim takıma gelince,oyunu değiştirecek çok oyuncumuz var Penny dursa,Nicole devreye giriyor dış şutlar girmese Nevriye setten sayı bulamasak Tammy bir şekilde kilidi kırıyor. Mersin maçında 3 çeyrek potaya bakmayan Birsel 19 sayı atıp bugün oyunu çevirdi.
Son bir not Tarsus coachuna neden bu kadar gergin olduğunu anlamadım,sonuçta deplasmandasın oynadığın takımda ligin yenilgisiz kopmuş gitmiş takımı yani yenilgin çok sürpriz değil. Tüm maçlarda böyleyse oyuncularına sabır dilemekten başka yapacak bir şey yok.
Dış şutlar normal seviyeye yaklaşınca maç nasıl mı oldu,fotodaki gibi ısınmanın ötesine geçmedi.

19 Mart 2010 Cuma

Demek ki oluyormuş



İki takım düşünün birinin hiç yenilgisi yok diğeri sadece bir yenilgi almış o da bu yenilgisiz takıma karşı. O bir yenilgili takım hem lig sıralaması hemde ilk maçın rövanşı için yenilgisiz takımı konuk ediyor. Ama tam anlamıyla konuk ediyor tribünde bandosu rakip seyirciye ayrılmış tribünü maça çok iyi konsantre olmuş oyuncuları var. Maç başlar başlamaz 18 sayı geriye düşüyor ne sahaya atılan bozuk paralar var nede sahaya girmeye çalışan ''taraftarlar'' !!!
Maç ilerledikçe ev sahibi takım gücünün ve konumunun yansımasını maça aktarıyor ve oyuna ortak oluyor,her iki takım taraftarı da takımlarını destekliyor, oda ne bundan tahrik olup karşısındaki kadınmış,çocukmuş dinlemeden saldırmaya çalışan ağza alınmadık küfürler edende yok. Maç gittikçe sertleşiyor öyle ki el seviyesinde hatta el üst turları seviyesinde sert savunmalar oluyor herkes bir top için yerlere atlıyor penetrelerde yapılan fauller oyuncuların parkenin tadına bakmasına sebep oluyor gene oyun hiç durmuyor,anons falan yok zaten olmasına gerekte yok.
İşin en ilginç yanı maçın son bölümünde o yenilgisiz takım ev sahibini tecrübesinin de yardımıyla yenerek ikinci yenilgiyi tattırıyor,gene ev sahibi seyirciden ne bir küfür ne bozuk para.

Tebrikler ve teşekkürler Mersin B.B. siz hem gücünüz hemde olgun tavırlarınızla bu ligin finalini şimdiden hak ettiniz,eminim bu yılda finali sizinle oynayacağız, bazılarına da örnek olsun bu.

18 Mart 2010 Perşembe

Final gibi maçtı



Öncelikle şunu kabul etmek gerek ,Mersin çok iyi bir takım bulunduğu yeri kesinlikle hakediyor ve bu takımın euroleague'de oynamaması çok büyük kayıp. Maç öncesi dönem dönem zorlanırız ama 10 sayı civarında bir farkla kazanırız diyordum. 16 sayıyla kazanmamıza rağmen maçın ilk çeyreği dışında maçın tamamı bir el maçı hatta sert bir el maçı seviyesinde geçti. İlk çeyrekte 10-28 öne fırlamamıza rağmen özellikle 2 ve 3. çeyrekte çok zor anlar yaşadık,maçı son çeyrekte hem yetenek hemde tecrübemizle kazanmayı bildik.Penny müthişti savunmanın düştüğü anlarda takımı her iki sahada da ayakta tuttu, son çeyrekte Birsel'in akılcı oyunu ve kritik hücum ribaundları maçı koparttı. Ligin en iyi iki takımının maçını ligin en iyisi kazanmış oldu ve yoluna yenilgisiz olarak devam ediyor.
Son bir not eğer Mersin takımı seneye de bu takımı koruyacaksa kesinlikle el'de oynamalı, Ivory,Larkins ve Turner gibi oyuncular bir çok el takımında yok. Ayrıca ligin finali niteliğindeki bir maçın bu kadar centilmence kasıtlı sertliklerden itiş kakıştan uzak geçmesi de, ayrı bir güzellik.Demek ki zor maçları kazanmak için mutlaka seyirciyi tahrik etmek oyun içinde hır gür çıkartmak gerekmiyormuş. Mersin takımının bu tutumu da birilerine örnek olmalı.


www.fenerbahce.org

16 Mart 2010 Salı

Bu kez gs sevindi



Türkiye kupasında çeyrek finalde karşılaşan iki ezeli rakipten bu kez gülen taraf gs oldu. 3-0 kaybettikleri maçın ilk setini kazanan sarı kırmızılılar rövanş maçında ilk seti kazanınca bu yıl bizden set almayı başarabilen 3. takım olarak adlarını istatistiklere geçirmeyi başardılar.
Her ne kadar maçı 3-1 kazanmış olsak da salondaki taraftarlarımız ve forumlarda yazanlar arasındaki hoşnutsuzluk gözlerden kaçmadı.
Avrupanın 3. kupasında son dörde kalan ezeli rakibimize bu maçlarda başarılar diliyor, bizde lig maçlarından çok Indesit Champions League'deki final four maçlarımızı bekliyoruz

15 Mart 2010 Pazartesi

WNBA Neden olmasın



Boyu 1.75 hızı çabukluğu ve zekası çoğu wnba oyuncusundan aşağı kalır seviyede değil. Bu yılki el ortalamalarına baktığımız zaman 6.4 sayı 4.2 asisst ve 2.6 top çalma oranları var.Bazı maçlarda potaya bakmaması dışında çoğu takımda süre alabilecek yeteneklere sahip.
Birsel Vardarlı'dan bahsediyorum el de kendinden kat be kat yüksek bütçeli takımlara kafa tutan yıllardır f4 kapısından dönen Fenerbahçe'nin sahadaki beyninden. Bu yıl Connecticut guardı Erin Phillips karşısında 13 sayı 13 asisst 4 top çalmalık bir performansı var mesela hemde Erin'i 11 sayı 1 asisstte tutarak. Sue Bird , L.Wade gibi oyunculara karşı ne bire birde ve takım olarak geri adım atmadı attırmadı.
Şuan Nevriye ile birlikte wnba de süre alacak seviyedeki ikinci Türk oyuncu, tabii kendisinin istemesi gerek önce.

www.fibaeurope.com

14 Mart 2010 Pazar

Ne istiyorum




Klübümüz marketing anlamında açık ara en başarılı klüp, taraftar kart sayımız, telefon hattı sayımız, kombine kart sayımız vs hepsinde açık ara önde, kendi tv kanalımıza sahibiz amatör branşlarımız avrupa'da söz sahibi el lerde çeyrek finaller yeterli gelmiyor olimpiyatlara en çok sporcu gönderen camiayız vsvs.
Şimdide kombine sahiplerine bilet alan yada telefon hattını kullanan taraftarlara yönelik güzel hediyeler verilmeye başlandı, arabalar kombine kartlar lcd tvler digiturk abonelikleri. Hepsi için camiamızı yönetenlere sonsuz teşekkürler, hele benim gibi çocukluğu spor sergide geçen şimdilerde caferağa'nın kapısından ayrılmayan biri için bu branşlar büyük nimet.
Biliyorum belki fazla şey istiyorum ama camianın lokomotif branşı için Mehmetçik'i,Bahtiyar'ı,Seçuk Yula'yı,takımda oynatmayabilirler ama başka bir yere gitmeyeceğim içimden Fenerbahçeliliği alamazlar çalışıp formamı giyeceğim diyen Rıdvan'ı,bugün bile eski anılarını anlatırken gözleri dolan Lefter babayı,Sinyor Can'ı,Müjdat'ı daha onlarcasını sayabileceğim forması yırtılsa da kaşı açılsa da umurunda olmayan bu cesur yürekleri istiyorum.
Acaba çok şey mi istiyorum

Bunlar kimin?




Elbette herkesin ne kadar bilgili olursa olsun her şeyi bilmesini bekleyemezsiniz.Ama bir internet sitesi hele klubün resmi yayın organıysa bazı şeyleri daha özenli yapmak zorunda. Klubümüz'ün resmi internet sitesinde bayan basketbol takımının son iki kupayı alamadığı yazıyor mesela. Rastgele dolaşırken bu sayfayı görünce çok şaşırdım açıkçası hafızam beni yanıltıyor mu acaba diye düşündüm. Oysa birinde botaşı birinde gs yi yenerek bu kupayı aldığımızı hatırlıyordum. Basketbol federasyonunun sitesinden bakınca kendi hafızamın daha iyi olduğunu üzülerek fark ettim.
Lütfen biraz daha özen diyerek noktalıyorum hep dediğim gibi.





fotograf ve istatistik için tbf'e teşekkürler

Yenilgisiz devam



Kim ne derse desin, sıralamada yeri ne olursa olsun kayseri deplasmanı zor bir deplasman.Kadrosunda Tangela, Mcbride,Pringle gibi iyinin bir seviye üstündeki yabancıları, Nihan gibi genç bir yetenekleri ve Vickie J.gibi winner bir oyuncuları var. Hedef maçlarını özellikle kendi sahalarında iyi oynuyorlar ancak karşılarına Avrupa'nın en iyi 5-6 takımından biri çıkınca tutunamadılar. Pringle'ın 31, V.J.'in 14 sayısı değil maçı kazanmak oyunun kontrolünü hiç bir sn. ellerine almalarına yetmedi. Avrupa'nın en iyi 5-6 takımından biri 4 oyuncusunun çift hanelere ulaştığı maçı çok da zorlanmadan kazanmasını bildi.
Fenerbahçe'mizi tebrik ediyor hafta içindeki erteleme maçında başarılar diliyoruz.


www.fenerbahce.org